Aklınıza şöyle bir televizyon dizisi geldiğini düşünün. Tombul, siyah, çekik gözlü, kekeme, tekerlekli sandalyede, eşcinsel, futbolcu, hamile, amigo (çoğu durumda bunların birkaç tanesi bir arada) bir grup lise öğrencisini bir müzikal kulübüne koyacaksınız ve bunlara her hafta Madonna’dan Van Halen’a, Beyonce ve Barbra Streisand’e karmakarışık bir repertuvar vereceksiniz.
Bu saçma sapan fikrinizi bir televizyon kanalına sattığınızı düşünün. Büyük ihtimal, ya elinizde patlayan ya da Eureka, Dollhouse, Buffy gibi mütevazı sayıda kendi kült izleyicisine sahip bir diziniz olacak. Glee bu sezon Fox’ta gösterilmeye başladığında TV pazarında kimsenin var olduğundan haberinin olmadığı büyük bir boşluğu doldurup, bir de üstüne çağımızı tanımlayan bir pazarlama dehasına imza attı.
Glee, yakından tanıdığımız Amerikan lisesine daha önce alışık olmadığımız bir heyecan, iyimserlik ve enerji getirerek, kültürel çeşitlilik denilen çorbanın da tanımını yeniden yapıyor. McKinley Lisesi’nde geçen postmodern müzikal diyebileceğimiz Glee, dışlanmış öğrencileri bir araya getirip, şarkı söyleyip, dans ettirip, araya da ergen sorunlarını sıkıştırarak, okullarının olmasa da, dünyanın en popüler öğrencilerine dönüştürüyor.
Glee’nin yeni bölümleri televizyonda gösterilirken, oyuncular şu anda Amerika’da dört şehri kapsayan 13 konserlik bir turnedeler, dizinin müzikleri ise listelere en yukarıdan giriyor. Biraz rakam vermek gerekirse, Nielsen’a göre 13.5 milyon kişinin izlediği bir bölümle Glee bir rekora imza atmış durumda, başrol oyuncularından Lea Michele’in Like A Prayer yorumu ise 87 bin kez dijital olarak indirilmiş. Yalnızca bir bölümün şarkılarını kapsayan The Power of Madonna 98 bin kopya satarak Billboard 200 listesine 1 numaradan girmiş, dizinin ilk soundtrack albümü 799 bin, ikincisi de 594 bin satmış durumda.
Televizyon, albüm ve konser üçlüsünden birilerine yığınlarca para kazandıran Glee, dijital medyayı da sonuna kadar kullanarak, pazarlamanın nasıl bir şeye dönüştüğünü gösteriyor. Facebook ve Twitter’la küresel bir fenomene dönüşen Glee, hangi mecradan geldiğini unutmayarak, final bölümünü Facebook ve Twitter hayranlarından oluşan bir izleyici kitlesinin önünde canlı kaydetti.
Dizi başlamadan genç oyuncuların seçimi için, binlerce YouTube videosu izleyen yaratıcı ekip Ryan Murphy, Brad Falchuk ve Ian Brennan, 2. sezona eklenecek yeni isimleri de MySpace’e kaydedilen videolardan seçiyor. Glee, senaryo, çekim, kurgu gibi bildik elemanlarının yanı sıra, koreografi, müzik kaydı, konser organizasyonu, dijital medyadan sorumlu çalışanlarıyla eğlence dünyasının en kalabalık ekiplerinden de birini oluşturuyor.
Glee’nin beklenmedik başarısı ve bir televizyon dizisinden daha büyük bir şeye dönüşmesi, oyuncularını da şaşırtmış durumda. Genç oyunculardan büyük kısmı bu hafta sahneye çıkacakları New York Radio City Music Hall’a izleyici olarak bile gitmemiş.Glee, izleyici kaybetme açısından riskli olan büyük araları da özgün pazarlama taktikleriyle kendi lehine çevirmeyi başarıyor. Sezon ortasında dört aylık büyük bir ara verip, bu dönemde de dizide oynamaya hevesli genç yeteneklerin MySpace’e videolarını yüklemeleri istendi. Burada elenenler de, Amerika’nın dört bir yanında düzenlenen canlı seçmelere katıldılar. Haziran başında sona eren ilk sezonla ikinci sezon arasındaki dönemde ise yeni oyuncular, tüm yaz boyunca Fox’da yayınlanacak, American Idol benzeri bir reality programıyla belirlenecek. ABC’nin Lost’la yakaladığı altın yumurtlayan tavuğu Tilki kapmış gibi gözüküyor.